Atatürk Köşesi

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük asker ve devlet adamı, Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik’te Kocakasım Mahallesi, Islahhane Caddesi`ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım`dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın`dan Makedonya`ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selanik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır.

Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi`nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi`ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği`nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selanik’e dönüp okulunu bitirdi. Selanik Mülkiye Rüştiyesi`ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye`ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına “Kemal”i ilave etti.

1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdadi`sini bitirip, İstanbul`da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi`ne devam etti. 11 Ocak 1905`te kurmay yüzbaşı rütbesiyle Akademi`yi tamamladı.

1911 yılında İtalyanların Trablusgarp`a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911`de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912`de Derne Komutanlığına getirildi.

Ekim 1912`de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır`daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne`nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı`nda, Mustafa Kemal Çanakkale`de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine “Çanakkale geçilmez!” dedirtti. 18 Mart 1915`te Çanakkale Boğazı’nı geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası`na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915`te Arıburnu`na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal`in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı`nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915`te Arıburnu`nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos`ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos`ta Kireçtepe, 21 Ağustos`ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal`in askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” emri cephenin kaderini değiştirmiştir.

Mondros Mütarekesi`nden sonra İtilaf Devletleri`nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919`da Samsun`a çıktı. 22 Haziran 1919`da Amasya`da yayımladığı genelgeyle milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını ilan edip Sivas Kongresi`ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz – 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 – 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi`ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919`da Ankara`da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920`de Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti`nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi

Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919`da Yunanlıların İzmir’i işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması`nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu`nu paylaşan I. Dünya Savaşı`nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye – ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.

9 Eylül 1921`de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal`e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923`te imzalanan Lozan Antlaşması`yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması`yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.

23 Nisan 1920`de Ankara`da TBMM`nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı`nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. Türkiye Cumhuriyeti, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ve “Yurtta barış cihanda barış!” temelleri üzerinde yükselmeye başladı.

Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk`ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934`te TBMM`ce Mustafa Kemal`e “Atatürk” soyadı verildi. 1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kız kardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı.

Atatürk`ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova`da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara`ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana`ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs`ta Ankara`ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul`a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu.

Atatürk`ün hastalığı tekrar şiddetlendi. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı`nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk`ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı`nın büyük tören salonunda katafalka konuldu.  Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın gözyaşları arasında Ankara`ya gönderilmek üzere hareket edildi.

21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk`ün tabutu katafalkta alınarak Etnografya Müzesi’nde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk Milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara’da bulunan Anıtkabir`i yaptırdı. 10 Kasım 1953`te Etnografya Müzesi’nden alınan Atatürk`ün naaşı Anıtkabir`e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan toprakları ile hazırlanan ebedî  istirahatgâhına yerleştirildi.